30 Eylül 2009 Çarşamba

futbolculuğumuza dair bir profil



Oyuncusu çocukken tuttuğu takıma transfer olur. İlk golü attıktan sonra da formasını öpüp tribüne koşar. Hakeme itiraza ve yerde yatmaya bayılır (tahminim Avrupa’nın ilk 20 ligi arasında topun oyunda en az kaldığı lig bizim süpppeerrr ligimizdir).

Çoğu diyet sevmez, uyku saatlerinde dinlenmez. Henry 32 yaşında oyun tarzını değiştirmek için çalışır, bizimkisi İddaa’yı tutturmak için. Allah için biri de kurada kendilerine çıkan takımı kendiliğinden incelemez. Böyle olunca da çoğu yurtdışına gitmez, giden de iki ay sonra ‘kebabı özledim, bana seccade gönderin’ der veya maçta rakibe ırkçı laflar eder.

Türk oyuncusu kimseyi kral yapmaz kendisi kral olur. (Schumacher’e sormuşlar: “Karşı karşıya kaldığın pozisyonlarda nasıl bu kadar başarılısın?” Schumacher cevaplar: “Türkler karşı karşıya kaldıkları durumlarda kesinlikle pas vermeyip, hep çalım atmaya çalışıyorlar. Açıyı kapatınca işim kolay oluyor.”)

Hiç yorum yok: