28 Kasım 2009 Cumartesi

hınç

Rejkaard apar topar Hollanda'ya gitti
Takımın başında Neeskens kaldı
Arda, Keita, Kewell ilk 11'deydi
Ama Nonda ve Keita yan yana değildi dendi
Arda, Keita ve Kewell' rağmen GS forvetsiz çıktı dendi
70'te oyuna giren Elano ? işareti aldı
Galatasaray yenildi
ve
Hıncal'a gün doğdu
Şenliğin olsun üstad(?)
Bu sonuç bayramdır sana
hadi devam aynı cümleyi 5 farklı vurguyla söylemeye
o cümleciğe, jestlerle, derin anlamlar(?) yüklemeye...

26 Kasım 2009 Perşembe

bjk ve galibiyeti


En ikiyüzlü camia galiba futbol medyasıdır.
Yoksa ikiyüzlü sözcüğü az mı gelir.
Gerçi yıllardır tanık olduğumuz sahneler bunlar.
İyiyken kralsın, "sör"sün, imparatorsun...
Sonra...
Sakın tökezleme,
Çünkü orada alem biraz farklı, tökezleyeni...

Beşiktaş dün tek atışla M.U.'yu devirdi.
ve düne kadar yerden yere vurulan M. Denizli ve BJK şimdi nasıl tarif ediliyor, sadece 3 gazeteden alıntılar yapacağım bunu görmek için.
*M.U.'yu devirip apoletini taktı
*Sir Kartal
*Beşiktaş karizma çizdi
*Mustafa vizyonda
*Çaresiz hissettirdiler
*Taraftarlarını sevinçten ağlattılar (ama taraftar ki tüm takımı ağlatmıştı yönetimiyle, başka şekillerde..)
*Alın size Türk lokumu
*Destan
*Rüştü gibisi dünyada yok
*Tarihin hocası
*Gurur gecesi
*Bu sir başka sir
*İngiliz anahtarı
*Yenip tarihe geçti
*En büyük sör bizim sör
*Bravo size
*Unutulmaz bir ders verdi
*Tarih yazmak ne güzel
*O uçakta olmak istedim (dönüş uçağı için diyor Ercan Saatçi)
*Türkiye'ye gurur verdiniz(bunu da Başbakan diyor.)

Buna benzer şeylerle doludur o spor sayfaları, köşeleri.
Ama bu iş bir sonraki maçta tam tersine dönebilir.
Kimse "sör"lüğünü ilelebet sanmasın buralarda. Mustafa Denizli bunun keyfini birkaç gün sürsün. Beşiktaş futbolcuları, başkanı biraz sevinsin. Birkaç gün...
Çünkü ilk fırsatta paçalarından aşağı alınacaklardır bu sektörün vampirleri tarafından.
Hıncal ve türevleri alesta vaziyette çünkü.
Çünkü felaketten nemalanan bir güruh var karşılarında.
Fotoğraf Hürriyet'ten

Bir sonraki yazıda Hıncal trajedisi ve Rikart mevzusunu konuşmak üzere...

6 Kasım 2009 Cuma

mehmet topal ve pique

Barcelona'da Messi'nin sağ bekte kayarak topu rakibinden çaldığını ya da Henry'nin Puyol'un kademesine girdiğini gördünüz mü? Hatırladığınız sahnelerin sayısı beşi geçer mi? Peki Rijkaard “top sizin ayağınızdayken gol yeme şansınız sıfırdır ve her an gol atabilirsiniz” diyen Cruyff'tan farklı mı düşünüyordur?

Liberosuz oynatıyor diye Hiddink'i kovmuştuk, sonra Hıncal ağamız buyurdu Lucescu'nun arkasına teneke bağladık. Sırada Fenerbahçe'ye çeyrek final oynatan Zico vardı. O'nu da tek forvet, çift forvet geyiğine meze yaptık … ama doymadık. Son atasözümüz de fazla gecikmedi: Rijkaard ve B planı.

Sizleri bilmem ama ben A planından memnun olanlardanım. İşleyişte aksaklıklar olabilir ve olacaktır da. Unutmadan Rijkaard'lı Barcelona da ilk sezonunda 14. sıraya kadar gerilemişti ve fakat burası Türkiye. İlk senesinde takımı Türkiye ve Avrupa'da şampiyon yapmayan futboldan anlamıyordur. A planı hakkında Uğur Meleke haftalardır Galatasaray'ın topu yana ve geriye oynayıp eveleyip gevelediğini, Mehmet Demirkol ise Fenerbahçe'nin bir, Galatasaray'ın dört Alex'le oynadığını, takım savunmasında tüm yükün gerideki altılıya kaldığını yazdılar. Bense problemin ne pas oyununda ne de hücuma dönük oyuncu sayısının çokluğunda olduğunu düşünüyorum. Cruyff'la aynı futbol dilini konuşan Rijkaard'ı getirmek, model oyun olarak Barcelona'yı almak demekse eğer, Henry, İbrahimoviç ve Messi de kendi yarı alanlarına çekilmiyorlar. Tersine, bu problem defans oyuncularının daha fazla hücum etmesi, defans oyuncularının hücum oyuncularına yakın oynamasıyla çözülüyor. Rakibin hızlı hücumlarının ve geniş alan bulmasının engellenmesinin yolu da topun sürekli Barcelona da kalmasından geçiyor.

Galatasaray'a dönersek sorun, topun sarı kırmızılılarda kalması gerektiği kadar kalmaması. Servet, Gökhan ve Emre'nin oyun kurma bir tarafa basit paslaşmaları bile çok zayıf. Son Sivasspor maçında Mehmet Topal oyunu başlatabilmek için o kadar geriye çekildi ki üçüncü stoper gibi oynadı. Orta sahada ise Ayhan belki alt yapı temelinden belki de yaşından kaynaklı tek top oynayamıyor. Mutlaka topu alıp, topu sürmesi, sağa sola çekmesi gerekiyor. Böyle olunca da takım günümüz futboluna ters bir şekilde savunmacılar ve hücumcular şeklinde ikiye bölünüyor, sonra da orta sahada kaptırdığı toplardan golleri yiyor. Oysa Mehmet Topal savunmaya çekilse takımın pas yüzdesi artar, takım geriden sağlıklı ve daha çabuk oyun kurabilir, Mehmet defansı orta sahaya yaklaştırır, topa sahip olma oranı artacağı içinde rakibe verilen kontratak sayısı azalır. Peki riskler nelerdir? Galatasaray'ı kendi yarı alanına hapseden takımlara karşı Mehmet pozisyon hataları yapar ama böyle takımlardan toplasan sekiz tane çıkmaz, onlar da zaten şampiyonlar liginde. Orta sahaya ise transferden başka yol yok gibi duruyor. Ekşi sözlük ahalisinin bile ‘mastürbasyon yapsa kesin Aids olur' dediği Linderoth'tan umudu kestik. Pellegrini ile sorun yaşayan Guti yaşına rağmen ilaç olur ama bakalım Haldun Üstünel sefere çıkar mı çıkmaz mı.