3 Mart 2009 Salı

Ürün ve Müşteri


Bu aralar futbolun “sermayecinin” eline bir “sermaye” olarak düşmesine tanık oluyoruz bir kez daha.

Süregelen bir hal bu.

Her takımın gündeminde ve hayalinde medyatik ve sektörsel atraksiyonlar vardır çeşitli kıvamlarda. İşte kredi kartıdır, hisse senedidir, telefon hattıdır falan filan… Ama sonuna baktığında filmin bu hevesler bir manada “sermayeyi kediye yüklemek” gibidir. Yakın zamanda yaşanan küresel ve yerel ve de teğet krizler buna bir gösterge değil midir? Neyse…

Şimdi biz şuradan başkanımıza sesleniyoruz; olur da bu gelişmelerden etkilenir, bu tarzda bazı girişimleriniz olur diye:

* Biz kredi kartı filan istemeyiz. Bu, Adanaspor logolu bir kart olsa da. Bu karttan dolayı bir tek kişinin bile kontrolünün dışına çıkıp işin sonunda ailece mağdur olması canımızı sıkar. Meselenin müşteri sömürüsüne, çalışanın bu yolla bir tür esaret altına alınmasına, sonrasında maaşının ilelebet bankaların tahakkümü altında kalmasına, böylece o insanların “taammüden” en rezil işlerde insan haysiyetine uymayan biçimlerde çalışmak zorunda bırakılmasına yani köleleştirilmesine değinmiyoruz bile.
* Hepimizin Adanaspor davasına dair genel sözleri “senet” olsun, “hissemiz” de bu aşkın bizatihi kendisi olarak kalsın.
* GSM alt yapısı da istemeyiz. Hatta Adanaspor mevzusunda herhangi olası bir iletişimsizliğe, kapsama arızasına (yakın geçmişimizde olduğu gibi) yol açmasın diye dumanla bile haberleşmeye razıyız. Yani telefon bilmem neyi altyapısı yerine Adanaspor altyapısının canlılığını tercih ederiz. Altyapısı bu anlamda sağlam bir takım, herkes kabul eder ki, geleceğe aslında en büyük yatırımı yapmış demektir. Bakın hala anıyoruz Kayhanları, Feyzullahları…

Bir Adanasporcell’den konuşmaya “Adanaspor altyapısında yetişen Messi” şeklinde konuşmayı ziyadesiyle ister ve tercih ederiz.

Müşteri değil, hep taraftar olarak kalmak istiyoruz.

Bize bir kaşkol de yeter!

Hiç yorum yok: