1 Nisan 2009 Çarşamba

milli maça dair


Milli takım ikinci maçta da yenildi İspanya’ya.
Baştan söyleyeyim. İçerdeki İrlandalı olmayı göze alarak yazacağım.
1. Milli takım beni gururlandırdı, diyor Rıdvan. Onu gururlandıran takımın ortada kör dövüşü şeklindeki mücadelesiydi galiba. Dedikleri gibi bir alay bal yapmayan arı koşuyordu orada. Eğer bu iyi oynamaksa, iyi oynadık.
2. Semih fanatikleri bana kızabilir. Ama gol dışında, ki o golü atmamak ayıptır artık, ne yaptı Maldonado’dan farklı olarak? Bilmiyorum, göremedim.
3. Neyse ki Arda diye bir adam vardı da bir şeyler yapar gibi olduk.
4. Kendi takımlarında oynamayan veya mecburen oynayan, kerhen oynayan adamlar milli takımda banko hala. Türkiye liglerindeki diğer tüm futbolcular şu milli takımı görünce F. Terim’e ne kadar sitem etseler azdır kanımca.
5. Guiza girer girmez gol pozisyonuyla buluştu. İkincisini hakem ofsayt diye durdurdu, alakası yoktu. Üçüncüsünde golü attırdı. Fenerde Guiza’yı eleştirirken lütfen Alex faktörünü unutmayınız. Üç nokta…
6. Guiza oyuna girince ıslıklandı. Sebebini anlayamadım. Nasıl bir histir o? Acaba diyorum, İspanya’daki maçta Nihat ıslıklandı da mı bir karşılık verildi?
7. Son olarak; milli takımın çok ama çok önüne geçmiş, korkunç bir egoya sahip F. Terim’den bir önce kurtulmak gerekir. Bu yenilgi bu anlamda hayırlı bir yenilgidir. Milli takımın ve hatta Türk futbolunun selameti için bu olmalı artık. Bir tek kral veya kahraman olmalı, o da milli takımın kendisi olmalı. Siyasette, sanatta, sporda yıllardır şu sahte kahramanlardan çok çektik. Yetti artık.

Hiç yorum yok: