9 Aralık 2010 Perşembe

©


Eri©Cantona

Bir futbol muhalifi...
Yetmez, bir futbol hiddeti… Öfkesi kendinde güzel adam... Tribünlere uçan tekme... Bilir çünkü, herkes haddini bilecek, anlatır da öylece.
Prensip meselesidir anlatmak, nasıl anlatacağını kendin tayin etmek.
Futbolu bıraktıktan sonra bir tiyatro grubu kurar.
Ne güzel!
Geçenlerde bir Fransız filminde izledim. Anlaşılanından: )) Mafyanın adamı, Babanın sağ kolu ve de Babanın sevgilisine âşık... Ama bunu demeyecek kadar da delikanlı. Filmdir evet, hep kurgu. Olsun. Ama filmin sonunda hayatta kalabilen tek adamdır: ))

Arada güzel çıkışlar yapar, taşı gediğine koyar.

Yahu, derim ki, geçsin Chp’nin başına vallahi de billahi de onları tek başına iktidar yapar. Ne karizma bırakır RTE’de ne caka, ne hava. Alır âlemin paçasını aşağıya imaj muhabbetinde de. Adam üstelik çakma futbolcu da değildi padişah hazretleri gibi. Futbolcunun da hası idi… Rica edilse seve seve gelir, meselenin boyutu evrenseldir bir yanıyla, gelir bir omuz verir mücadeleye.

Geçenlerde ne güzel dediydi:
“Yüz binlerce insan gidip bankalardan parasını çeksin, kapitalizm çöksün” diye… Cantona bu, adamın hayatla bir meselesi var. Güzel insan. Telaşlanıvermiş o tefeci bankacılar, karşı açıklamalar gelmiş. Ama eminim susmaları gereken yerde de susmuşlardır. Uçan tekme için biraz geçse de uçan bir sille pek ala mümkündür.
Nedir, bizim futbol diyarımızın da aslında böyle has adamlara ihtiyacı vardır; hükümetçi, ayak oyuncu, lobici, cemaatçi, eyyamcısına değil…

Hürmetler Mösyölerin hası Eric Cantona…

8 Aralık 2010 Çarşamba

puslu



İsli puslu, tozlu bir gün batımı,
birkaç çocuk top tepiyor orada,
sınır boyu mu nedir,
bir asker nöbet tutuyor
işgalci mi acep,
bir tür direniş noktası mı oluşturuyor futbolla çocuklar
birazdan bir isyandır başlar...
Başlar mı?