27 Aralık 2009 Pazar

hınç-al


Son yazıda Hıncal'ın saldırılarına değinmiştik. Bir dahaki yazıda da konuya devam edeceğimizi eklemiştik. Olmadı, ara verdik fazlasıyla, bu arada biz Hıncal'ı da izlemez olduk, e bu da yürek meselesi, yetmiyor yani bazen. Hazreti dinlemek Süleyman sabrını da gerektirebiliyor.
Bu sebeptendir ki söz verdiğimiz yazı gecikti, gelmedi.
Hasretle beklediğinizi biliyorum: ))

Bizim Gencer(çapa) "baba olacağım" heyecanına kapılıp "doğum" hazırlıklarına başlayınca ihmal etti yazılarını, yoksa bu kadar boşluk vermek prensiplerimiz dışında: )) Bir de ana sayfamız kaplanpenche olunca futbolinka sayfası hak ettiği güncellemenin uzağında kaldı biraz.
Neyse, arayı kapatırız nasıl olsa.
Yazıyı kapatmadan Kaan Arslanoğlu'nun "Politik Psikiyatri" kitabından Hıncal'a dair bir iki saptamadan alıntıya yer verip içimizi biraz da olsa soğutmuş oluruz böylece: ))
____________________________
"Buluşlarının, kendine özgü yaklaşımlarının şöyle biraz dikkatlice incelenmesi, onda başlangıçta büyüsüne kapıldığınız özgün havanın hayli dar bir hacimde esip durduğunu görürsünüz...."

"Teatral bir havada büyük bir buluşmuş gibi, konuya birdenbire girilmiş bambaşka bir açılımmış gibi sunulan ve her programda birbiri peşi sıra birçok örneğini gördüğünüz fikirler nadiren orta düzeyde bir derinlik taşır, genelde son kertede yüzeysel akıl yürütmenin sonucudur..."


"Uluç aynı zamanda bir yaşam yazarıdır. Kadından ve güzellikten anlar. Güzellik yarışmalarının jürilerinde yer alır. İncelikle, estetikle, güzel giyimle, güzel yemekle, güzel mekanlarla ilgili her şey onun ilgisi ve uzmanlık alanının içine girer. Bu yüzeyde estetik, elbette o yüzeyde estetiğin altındaki derin yozlaşmayla ve yozlaşmanın nedenleriyle ilgilenmez."

"Kendini iyi pazarlayabildikten sonra 'seçkinci' boş muhabbetle yazar olarak, yorumcu hatta entelektüel olarak nerelere gelinebileceğinin bir örneğidir Uluç ve 'geyik muhabbetiyle' tatmin olan sıradan insanlarda bu yönde özlemleri kışkırtan bir idoldür..."
___________________________
Tam bu noktada bize susmak düşer. İşin uzmanı diyeceğini demiş zaten.

Bakınız: Adam Yayınları/Politik Psikiyatri/Kaan Arslanoğlu/sayfa 202-205